Merkezi, Pazarcık, Kahramanmaraş olan bir deprem yaşadı ülkemiz, bugün, altı Şubat’ta,

Sabaha karşı saat dört on yedide… Kırk dört saniye, yedi kilometre derinlikte

Ardından on ilimiz daha sırasıyla sarsıldı, sarsıntı güneyde sınırlarımızı da aştı

Suriye’ye doğru gitti, bizde, Gaziantep, Diyarbakır, Şanlıurfa…

Kurtuluş Savaşı’nın kahraman illeri… Düşmanlara aman vermeyen yörelerimiz,

Civar iller, ilçelerimiz, Elazığ, Malatya, Osmaniye, Adıyaman, İskenderun, Antakya…

*
Antakya’da hastaneler, polis evi yıkılmış, İskenderun’da üç yüze yakın apartman…

Adana’da canlı yayında bina çöküyor, Malatya’da üç yıl önce yapılan Rezidans yerle bir,

Akıllı apartman, yüksek nitelikli apartman, şu an taş yığını, tabelası okunuyor yalnız.

Şanlıurfa’da artçı sarsıntılar, altı katlı binanın çöküşünü filme almışlar, savaştan görüntü gibi ortalık,

Bomba yemişçesine yerde çok katlı binalar, on yedi katlı gökdelenler, belli malzemeden çalınmış.

Yanlış yerlere yüksek katlı gerekmeyen binalar yapılmış...

Öyle şiddetliymiş ki sarsıntı yüzyıllara meydan okuyan yapıları da önüne katmış.

İki bin yıllık Gaziantep kalesinin surları yerde, tek taş kalmamış Malatya’daki iki yüz yıllık Yeni Cami’de.

Yollar delik deşik, parçalanmış, asfaltın altı boş, ne taş ne çakıl, ne başka malzeme.

*
1939 Erzincan depreminden sonraki en büyük depremmiş bu, şiddeti yedi nokta sekiz.

Elbistan gündüz öğleüstü yaşamış depremi bir kez daha, sabah saymışlar toplamda 2824 bina yıkılmış.

Ölü sayısı doksan dokuz depremine ulaşırsa korkusu yüreklerde, enkaz resimleri her yerde.

Kötüler kötülükler de eksik değil, algımıza saldırı olmaz mı böyle bir yıkım yaşarız da,

Malatya Gündüz Bakımevi adlı yaşlılar yurdu görüntüleri, bilgi ağına düşmüş, yarı çıplak engellileri.

Yere mavi muşambalı iki yatak koymuşlar, üç dört kişiyi üstüne oturtmuşlar,

Çevre kar, hava soğuk, koydukları yaşlı kadınların üstünde ince bir gecelik.

Sırtüstü yatan gençten adam karnını açmış, başı yerdekinin sırtı boydan boya açık,

Belli, bir maksatlı yayın, yurdun sorumluları, devlet görevlileri böylesi bir görüntüye nasıl göz yummuş?

*
Vekili Veliağbabayı aramış bir siyasetçi, bu görüntüler ortalığa düşünce, gazetelere demeç vermiş:

“Hemen bir çözüm bulmamız gerektiğini ifade ettim” demiş, bu sözleriyle de kimseyi şaşırtmamış:

“Türkiye’nin seferber olması lazım. Seferberiz aslında ve hep birlikte çalışıyoruz.
Bize Allah’tan ölenlere rahmet dilemek düşüyor. Çalışanlara gerçekten minnet borçluyuz.”

Kim mi diyor bunları, bunların adını en iyisi anmayalım, acımıza siyaset bulaştırmayalım.

Olan afetse, afet değil kötü yapılan binalar öldürüyorsa, sorumlulara sorulmayacak mı hesap?

Sen muhalefetsin, çözümde rolün var mı? Bir kanayan yaraya parmak bastın mı?

Ağız dalaşı dışında hangi yanlışına set oldun iktidarın, hangisini önledin?

Laiklik için bile tehlikede değildir dedin, rejim değişirken seyrettin.

Eleştirdin mi yapılanları, yüksek kötü binaları, mantar gibi bitiveren betonlukları?

*
Adıyaman Belediye binası yerle bir, tek tabelası ayakta, biliyor musun buranın suçlusunu,

Kime yaptırıldığını, çalanını çırpanını devlet parasını, insanının canına kıyanları…

*
Akşam oldu, insanlarımız betonların arasında, yaralı, sağlam kurtarılmayı bekliyor.

Hani bir tatbikat yapıldıydı cep telefonlarına yönelik, herkese mesaj gönderilip,

Ne oldu, sorsanıza, mesajını alan var mı bir tane? Enkazda yaralılar biliyor muyuz ne halde?

Deprem doğal afetlerin en beteri, depreme yakalanma aynı şey, diri diri gömülmeyle,

Kış gününde bu felaket böyle hafife alınamaz, enkaz kaldırma, işbirliği, yardımlaşma…

Nerede eski yardım kurumları, Akutlar, Türk Kızılay, Kızılay çadırları, aş evleri, devletin kolu kanadı?

Başında ekip bulunmayan enkaz haberleri, zamanla yarış, yardım çığlıkları…

Yanıyor içimiz, ölenler bizim canımız, kanımız, onlarca bölge birden sarsılmış,

Biz bu kadar acıya nasıl dayanacağız, kalanları nasıl kurtaracağız?

Başa gelenlerden, söyleyin ders çıkaracak mıyız?

Feza Tiryaki, 6 Şubat 2023