Arkadaşlarla tavla oynuyoruz. Bazı arkadaşlar oyuna bir ölüm kalım gibi bakıyor. Yenmek için elinden geleni yapıyor. Yenildiği zaman kahroluyor, yendiği zaman büyük bir zafer kazanmış gibi havaya giriyor. 
Hâlbuki ne yenmek dünyanın sonudur ne de yenilmek. Yensek de, yenilsek de hayat sürüyor. Hele oyunda yenilmek… Elbette meydana çıkan pehlivanlardan biri muhakkak yenilecek. Yenilmek istemiyorsanız, yenilmeyi içinize sindiremiyorsanız, çıkmayacaksınız meydana. 
Bence bir şarkıyı baştan sona falsosuz çalmak ya da söylemek değildir başarı. Birlikte ve gülerek, oynayarak söyleyebilmektir. 
Böyle söyleyince oyunların insan hayatında ve çocuk eğitiminde önemli olmadığını söylemek istemiyorum. Aksine oyun çocuğun da yetişkinin de hayatında çok, ama çok, önemlidir.  Çocukluğunda da yetişkinliğinde de oyun oynamamış kişiler çok bedbaht olmalıdır. Hayatında çok az hata yapmış olan kişiler de öyle. 
Hata yapacağım ve yenileceğim diye meydana çıkmamak ne büyük bir delilik? Ya da hep yenenin yanında yer almak. Yeneni alkışlamak. Bence yenilen de alkışı hakkediyor. 
Hata yapmak ve yenilmek, insanidir. Melekler hata yapmaz ancak. 
SOMSÖZ: BEŞER, ŞAŞABİLİR. ŞAŞMALIDIR DA.