Türkiye Diyanet Vakfı’nın çıkardığı İslam Ansiklopedisi’nin Belagat maddesine bakıyorum. Belagat yani sözü bir sanat haline getiren söyleyiş özellikleri ile ilgili epey bilgi var. Bu terimin Arapça, Farsça ve Türkçedeki gelişimini anlatmış. 
Belagati “Edebiyat kaideleri ve edebî sanatlarla ilgili meânî, beyân ve bedîi içine alan ilim dalı” olarak tanımlamışlar. Tabii bu kavramlar da Arapça olduğu için onların da açıklanması gerekir. 
Arapça ve Farsçada bu kavram çerçevesinde o kadar çok kitap yazılmış ki. Bizde de din ve bilim dili Arapça olduğu için uzun zaman medreseler “güzel söz söyleme” işini Araplara ihale etmişler. Güzel söz denince Arapça anlaşılıyor. Kurallar da Arapçaya göre biçimleniyor. Bu yüzden bizim edebiyat ve dil adına yazan yazarlarımız da Arapların yazdığı eserleri ya çeviriyor ya da onlara ekler (şerhler) yazıyor. 
Tanzimat’tan sonra bu alanda yazılan eserler de aynı zihniyetin ürünü. Ama bazı yazarlar Arapça belagata Fransızın retoriğini de ekleyerek bir şeyler yapmaya çalışıyor. Mekteb-i Hukuk’ta bu dersi okutan hocalar gene Arapça ve Fransızca’nın örneklerini veriyor, Türkçe adına bir çalışma gene yok. 
Diyanet Vakfı Ansiklopedisi’nde Belagat maddesinin Türkçe ile ilgili bölümünü Prof. Kazım Yetiş hocamız yazmış. Kazım hoca da Arapça ve Farsça belagat bölümünü yazan öteki hocalar gibi  “Esasen belâgatın sistemleşmesinde Kur’ân-ı Kerîm’i ve hadisleri anlama ihtiyacının payı büyüktür” diyor. 
Kredili Sistem öğrencilerine Güzel Konuşma Yazma diye bir ders konmuştu. Bu derste çocuklara edebi Türkleri tekrar etmekten başka bir şey yapmadık. Müfredat öyle ayarlanmıştı. Halbuki bu ders, uygulamalı bir ders idi. Hem söyleşimi hem hitabeti hem de çeşitli yazılı türleri içermeliydi. Biz sadece işin kuramı ile yetindik. Dahası biz öğrencilere ne Güzel Konuşma Yazma derslerinde ne de Edebiyat-Kompozisyon derslerinde güzel konuşup yazmanın beşeri ilişkilerde ne kadar önemli bir beceri olduğunu anlatmadık. Her şeyi Üniversite Hazırlık Sistemine indirgeyen öğrencilerimize bunu kabul ettirmek mümkün değildi. 
Bize Türkçe’den güzel örnekler sunacak bir belagat kitabı gerek. Ama bunu yazacak olan kişi belagatın Arapça, Farsça, Fransızca ve başka dillerdeki örneklerini bilecek. Özellikle Türkçeden örnekler verecek ki gelecek kuşaklara güzel konuşma ve etkili yazmayı öğretebilelim. Bu kitap edebi sanatlardan ve konuşma-yazma ile ilgili bilgiler verdikten sonra denemelerden, çeşitli hitabet türlerinden ve şiirlerden, mensur şiirlerden, atasözü ve deyimlerden bolca örnek vermelidir. Türkçe yazan “üslupçu kişiler”den bolca örnekler verilmelidir.
Bizim için zaman biraz geç oldu. Umudumuz hitabet ve kompozisyon konularında kariyer yapacak olan gençlerimizde. 
SOMSÖZ: ACİLEN!.. YOKSA TÜRKÇE İÇİN ÇOK GEÇ OLABİLİR.