Bugün neden bayram yapıyoruz? Bugünün yazısı çocuklara. 5-7 Yaş Çocuklarına: Bugün, 23 Nisan. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’dır.
“Bir zamanlar, yurdumuza düşmanlar gelmişti. Atatürk, yurdumuzu düşmanlardan kurtarmak için Samsun’a çıktı. Baştanbaşa Anadolu’yu dolaştı. Halkımızı Kurtuluş Savaşı’na hazırladı.
Mustafa Kemâl daha sonra Ankara’ya geldi. Milletimizin temsilcilerini, Ankara’da toplantıya çağırdı.
Bin dokuz yüz yirmi yılında 23 Nisan günü, Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. Kurtuluş Savaşı’na karar verildi.
Bütün gücümüzle savaştık. Yiğitçi döğüştük. Yurdumuzu düşmanlardan kurtardık. Daha sonra Cumhuriyeti kurduk.
Her yıl 23 Nisan gününü hiç unutmayız. 23 Nisan günü milletçe bayram ederiz. Bu bayrama Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramı deriz.”
(Bu açıklama yazısını hiç değiştirmeden, 1980 basımı Türkçemiz İlkokul 2. Sınıf ders kitabından aldım. Küçükler için çok güzel yazılmış.)
*
7-10 Yaş Çocuklarına:
“23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı"
"Eskiden devletimizin adı Osmanlı Devleti’ydi. Osmanlı Devleti padişahlıkla yönetiliyordu.
O sırada dünyada büyük bir savaş çıktı: Birinci Dünya Savaşı.
Bu savaşa istemeden biz de katıldık. Sonunda da yenilmiş sayıldık. Yurdumuzu düşmanlar paylaştılar. Son padişah korkak ve beceriksizdi. Memleketi düşünmüyordu. Silâhsızdık. Askerler (ordumuz) dağıtılmıştı. Memleket fakir düşmüştü.
İşte bu umutsuz durumda Atatürk, yurdumuzu kurtarmak için İstanbul’dan Samsun’a geçti. Erzurum ve Sivas’ta toplantılar yaptı. Kararlar alındı. Tüm yurttan seçilen temsilcileri Ankara’da topladı.
İlk Büyük Millet Meclisi Ankara’da 23 Nisan 1920’de toplandı. Önemli kararlar alındı. Düzenli ordular kuruldu. Kurtuluş Savaşımız üç yıla yakın sürdü. Düşmanlar yurdumuzdan kovuldu. Cumhuriyet ilân edildi. Her yönde yenilikler yapıldı.
Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli atıldı.
Atatürk ilk meclisin açıldığı 23 Nisan gününü çocuklara bayram olarak armağan etti.”
*
12 Yaş Üzeri Çocuklara
23 Nisan 1920 Gününe Nasıl Geldik? Bu Gün Niçin Bayram?
Sevgili çocuklar, bildiğiniz gibi bütün ders kitaplarımızda Kurtuluş Savaşımız anlatılırken yurdumuzu işgal edenlerden hep düşmanlarımız diye söz edilir. Kim bunlar dendiğin de öyle şaşırır bakarsınız. Tarih kitaplarında dördüncü sınıftan sonra Kurtuluş Savaşı’ndaki önemli savaşlarımız, cepheler anlatılırken bu işgalci ülkelerin adları söylenir nihayet. Sizler de öğrenirsiniz hangi ülkelerle savaşmışız, hangi ülkeler vatanımızı işgal etmiş, bize saldırmış, bizi yurdumuzdan atmak istemiş…
Hem kimliğinizi, ulusunuzu bilmek için, hem de tarih (geçmişiniz) yeniden tekrarlanmasın diye bunları öğrenmek zorundasınız.
"Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşında, Kafkasya, Çanakkale, Irak, Filistin, Suriye… cephelerinde savaştı. 1914 yılında Ruslar Doğu Anadolu’ya girdiler, Erzurum’a saldırdılar. Türk Ordusu Enver Paşa komutasında bu saldırılara karşı durmaya çalıştı. Mevsim kıştı. Çok kayıplar verildi.
1915 yılında Çanakkale Boğazı’na, İngiliz, Fransız savaş gemileri İstanbul’u ele geçirmek için girdiler. Deniz savaşlarında Türk topçuları onlara geçit vermedi. Çanakkale kara savaşlarında Anzak (Avustralya- yeni Zelanda) Cezayirli, Hintli askerlerden oluşan bir işgal ordusuyla Gelibolu’ya asker çıkaran İngilizler karşılarında Anafartalar komutanı Mustafa Kemal’i buldular. Çanakkale Zaferi Kurtuluş Savaşımızın ilk zaferidir. Türk’ün yenilmezliğini, Türk’ün esir edilemeyeceğini göstermiştir. Ulusumuzu bütünleştirmiş, birleştirmiştir.
Çanakkale’de zafer kazanan Mustafa Kemal Paşa bundan sonra Doğu cephesinde de savaştı. Ruslardan Muş ve Bitlis’i geri aldı (1916).
Irak cephesinde Türk askerleri, İngilizlerle ve İngilizlerle birleşen Araplarla savaştı.
Suriye cephesinde Mustafa Kemal Paşa komutasındaki 7. Ordu (Yıldırım Ordularına bağlıydı ) başarılar kazandı, vatanı savundu. Daha sonra Mustafa Kemal, Yıldırım Orduları Komutanı oldu. Sonra İstanbul’a dönmesi istendi (1918).
Türk Kuvvetleri Galiçya ve Makedonya’da da saldırganlara karşı savaştı.
1918 yılı başlarında Amerikan ordusu da İngiliz ve Fransızlarla birleşti, birlikte hareket ettiler…
Bu arada Osmanlı Devleti Mondros Ateşkes Anlaşması yapmış, düşmana çok ağır şartlarla teslim olmuştu ( 30 Ekim 1918).
Bu anlaşma ülkemizin işgal edilmesinin yolunu açmak amacıyla yapılmıştı. Çok geçmeden ordumuz dağıldı. Silahlarına el kondu. Yurdumuz işgal edilmeye başlandı.
İngilizler İstanbul’u işgal ettiler. Gemilerini İstanbul Boğazı’na demirlediler. İngilizler ayrıca Eskişehir, Afyon’a, Samsun’a, Merzifon’a, Batum’a asker çıkardılar. Musul’u, Urfa’yı, Antep’i, Maraş’ı işgal ettiler. İşgalden yedi ay sonra da buraları Fransızlara bıraktılar. İtalyanlar Afyon, Konya, Alaşehir’e çıktılar… Antalya’yı, Konya’yı işgal ettiler… Adana ve yöresine Fransızlar girdiler. Rusya, 1918 ihtilâli ile savaştan çekilmeseydi Doğu Anadolu’yu ve Boğazları birlikte paylaşacaklardı. Doğu’nun bir bölümü Amerikan planlarına göre Ermenilere verilecekti. Sömürge yapacakları yeni kukla devletler kurulacaktı.
Türklere yaşam alanı kalmamıştı. Yer yer ulusal direniş başladı.
14 Mayıs’ta İngilizler Yunan’la anlaştılar, onları öne sürdüler. İngilizler, Yunan’ın İzmir’e gireceğini önceden İstanbul hükümetine haber verdiler. Osmanlı hükümeti, İzmir Valisi’ne bu işgale ses çıkarılmamasını, direnilmemesini bildirdi. Subay ve askerlerin kışlada tutulması emredildi.
15 Mayıs 1919 sabahı Yunanlılar İngilizlerin korumasında İzmir’e çıktılar, İzmir’i işgal ettiler. Azınlıklar Yunan askerini sevinçle karşıladılar.
Ortada Yunan askerine karşı duracak bir güç yoktu. Yunan askerleri hükümet konağına, kışlaya doğru ilerlediler. Bu duruma dayanamayan, gazeteci Hasan Tahsin Yunan askerine ilk kurşunu attı. Bu ilk kurşun Türk Kurtuluş Savaşı’nın da ilk işaretidir.
Mondros Ateşkes Anlaşmasından sonra ulusal varlığımıza karşı pek çok yıkıcı dernek kuruldu. Azınlıkların kurduğu dernekler, işgalcilerin yardımıyla bazı Türkler tarafından kurulan yıkıcı dernekler . Bunların yanında ulusumuzun çıkarlarını korumak, vatanı savunmak için kurulan Türk dernekleri vardı.
İstanbul’un işgalinde Mustafa Kemal Paşa cepheden yeni çağrılmıştı, İstanbul’daydı. İstanbul limanına demirleyen sıra sıra düşman gemilerine bakarak:
“Geldikleri gibi giderler!” dedi.
Mustafa Kemal Paşa, 16 Mayıs 1919’da, İzmir’in işgalinin ertesi günü Anadolu’da ulusal birliği kurmak, örgütlenmek için vapurla Samsun’a hareket etti.
Türk Milleti’nin kaderini değiştiren bir tarihtir 19 Mayıs 1919. Atatürk’ün Samsun’a ayak basması bir dönüm noktasıdır. Mustafa Kemal:
“Ya istiklâl, ya ölüm! “ diyerek kurtuluş çalışmalarını başlattı.
Mustafa Kemal Paşa önderliğinde Amasya’da, Erzurum’da, Sivas’ta toplantılar yapıldı. Önemli kararlar alındı. İlk önce:
“ Vatanın bütünlüğü, milletin istiklâli tehlikededir.” dendi.
Mustafa Kemal:
“Tarihin, bir milletin varlığını ve hakkını hiçbir zaman inkâr edemeyeceğini, bu yüzden vatanımız ve milletimiz aleyhinde verilen hükümlerin, kesinlikle bir değer ifade etmeyeceğini “ söyledi.
“Milli sınırlar içinde bulunan vatan bir bütündür, parçalanamaz.”dedi.
Bu arada İşgal devletlerinin askerleri İstanbul’daki Osmanlı Hükümet Meclisini bastılar, üyelerini tutukladılar.
Mustafa Kemal Paşa milletin sesini duyuracağı, birlikte hareket edeceği bir meclisi kurmak için seçimler yaptırdı. İstanbul’dan kaçabilen bazı yurtsever meclis üyeleri de onlara katıldılar. 23 Nisan 1920 günü törenlerle Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. Bu meclise, Türk tarihinde Türk adını taşıyan ilk meclistir, denir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi ulus egemenliğine dayanan bir meclisti. Yeni Türk devletinin kuruluşunun da ilk adımıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi hem çıkarılan isyanları bastırmakla uğraştı, hem de düzenli bir ordu kurarak saldırganlara karşı savaştı.
Kurtuluş savaşımız, Mustafa Kemal Atatürk’ün başkanlığında Ankara’dan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden yönetilmiştir. Savaşlara Atatürk başkomutanlık yapmıştır. Cephede yaralanmış gazi olmuştur."
Hepinizin Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Kutlu Olsun!