Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Kuyruklu Yıldız Altında Bir Evlilik adlı romanında İrfan Bey adlı bir kahraman var. Bu kahraman okuduğu şeylerle ilgili gazetelere yazılar yazar, bilmediği konuları araştırır. Milletin yazılarını okumadığını anlayınca da dellenir. Millete bağırıp çağırmak gelir içinden. 
Toprağa tohum atan çiftçinin niyeti bir şeyler yetiştirmek ve bu yetiştirdiği şeylerin bir kişinin kursağına girmesini sağlamaktır. Ağaç diken kişi de bilgi veren kişi de bir hatta minibüs kullanan kişi de hep bir amaç için çalışır. Görünürde para kazanmak hevesindeymiş gibidir. Ama asıl amacı insanların ağacın gölgesinde soluklanması, meyvelerini yemesi, verilen bilgilerden yararlanması ya da yolda kalmış bir kişinin varacağı yere kısa zamanda ulaşmasıdır. Hemen herkes yaptığı işten bir şeyler bekler ve amacına ulaşırsa doyuma ulaşır. Hayır için cami çeşme yaptıranların bile bir beklentisi vardır. Çeşmeden su için kişi bir “Allah razı olsun!” diyecektir. 
Benim FAce’te bugün 1500 arkadaşım var. Bunların en az bin tanesi Kumlucalı. Bu kişileri yakından ilgilendiren bir konuda sosyal medyada yazı yazıyorum, tık yok. Birkaç kişi okumuş, onlar da Kumluca dışında yaşıyor.  Demekki bu kişilerin yaşadıkları kentle ilgili hiçbir sorunları yok. Ne trafik sorunu, ne eğitim sorunu, ne çevre sorunu… 
 Halbuki Kumluca’da “Ben Milliyetçiyim” diyen MHP 7807 oy, İyi Parti 5683 oy, Zafer Partisi 1240 oy almış.  Milliyetçilik arabanın kapısına asılıp kurt işareti yapmak değildir. Korna çalıp çığlık atmak hiç değildir. Milliyetçilik ülkeyi ve ülke içindeki insanı geliştirme, güzelleştirme davasıdır. Bu dava kendi evimizden başlar, köyümüz, ilçemiz, ilimiz, bölgemiz ve ülkemizin bütününe kadar gider. Daha ötesi Türk dünyasını, İslam dünyasını ve bütün insanlığı güzelleştirme davasıdır. Bu davaya sahip çıkmayan, bu konuda çığlık atanların sesine ses vermeyen kişi hangi din, hangi millet, hangi partiden olursa olsun milliyetçiliği şablondur, içi boştur. 
 Kaldı ki Türkiye’de milliyetçi olmayan bir siyasi oluşum var mı? CHP’yi, BBP’yi, AKP’yi ve bunların türevlerini saymadık bile. 
O zaman geriye bir şey kalıyor:  “Biz Milliyetçiyiz” diyen dostların da, “Biz Gumlucalıyız” diyen dostların da ambalajları hoştur, içleri boştur.
Bu cennet beldede yaşamanın bir bedeli vardır. Bu bedeli her sorunuyla ilgilenerek, çözüm yolları üreterek ödeyebiliriz ancak.  Ödemezsek ne olur? Sürü oluruz. 
SOMSÖZ: SÜRÜ MÜYÜZ?