İnsan neden tarih okur? Tarihi mekanları niçin gezer? Daha çok yaşamış olmak için. Çünkü ne kadar bilginiz varsa o kadar yaşamışsınız demektir. Başkalarının bilgilerinden ve deneyimlerinden ne kadar çok yararlanmışsanız o kadar yaşamışsınızdır.
Bilgi edinmek için öyle yıllar, on yıllar boyu yaşamaya da gerek yok. Eğer gördüklerinizi, okuduklarınızı, yaşadıklarınızı derinliğine kavrayabiliyorsanız bir yıl çok uzun bir zamandır. Nasipsizseniz uzun bir ömür yaşasanız da birikim adına çerçöpten başka bir şey kalmaz elinizde.
Tabii biz burada Ayasofya’yı ya da Topkapı sarayını bel bel bakarak gezmekten söz etmiyoruz. Tanımaya, anlamaya çalışarak gezmekten söz ediyoruz. İşte turistler uygarlıkların önemli ürünlerini böyle geziyorlar, böyle görüyorlar.
Anlamak için baktığınız zaman her şeyin ve herkesin bir öyküsünün olduğunu görürsünüz. Anlayabilirseniz o öykü sizi sarıp sarmalar. Anlamazsanız da her şeyin tarih olduğu bir kenti baştan sona gezer ve dudak büküp çıkarsınız. O kent size bir şey söylememiştir. Hiçbir sırrını vermemiştir. Dolayısıyla sizde hiçbir heyecan da yaratmamıştır. Anlıyorsanız bir kaledeki bir taş sizi heyecanlandırır, anlamıyorsanız bütün kaleyi de gezseniz boş. Anlıyorsanız, bir yüzük size çok şey anlatır; anlamıyorsanız, en büyük müzeyi de gezseniz, sadece yorgunluk elde edersiniz.
Bir ulusun tarihini anlayarak ve severek okursanız o ulus kadar yaşınız olur. Bir ulusun yaşadığı coğrafyayı tanırsanız kökleriniz o coğrafya kadar geniş bir toprağa yayılır, bedeniniz ve ruhunuz o topraktan gıda alır. Bir toplumun kültürel değerlerini tanırsanız ve benimserseniz kökleriniz o değerlerden nemalanır ve nefes alır. Yeni öğrendiğiniz her bilgi sizi de yeniler ve büyütür. Bir şeyler biliyorsanız sizi hiçbir virüs hasta edemez.
SOMSÖZ: BİLGİ, GIDADIR.