Ozanımız bu dizede “belki” sözcüğünü kullanmış. Bu sözcük her ne kadar “kuşku” anlatıyorsa da Ozan Arif’in bu sözcüğü “belli ki” olarak “kesinlik” anlamında kullandığını düşünüyorum. Çünkü yukarıda da belirttiğimiz gibi çileye talip olan insan bu çilelerin sonunda amacına mutlaka ulaşacağına inanır.

Kul bilmesin, bizi bilen Allah var…

Ozan Arif’in “Kul bilmesin” derken tam bir fedai gibi düşünmektedir. Büyük davalar için her şeyini feda etmeyi göze alan kişilere “fedai” denir. Onlar insanların ne düşüneceklerini, ne diyeceklerini hiç akıllarına bile getirmezler. Kulların bilmesi için hamaset nutukları da atmazlar. Onlar için Allah, insanların neleri düşünerek neler söylediğini ve neler yaptığını bilir ve ödülünü de verir. Ona inanır ve onu söylerler.

Buradaki “Allah var” sözünden neler anlamak gerektiğini de belirtmekte yarar umuyoruz: Bu söz, geçmişten bugüne İslam dinince üretilmiş bütün kültürel değerleri içermektedir. Elbette her dinde Allah kavramı vardır. Bu kavram, her kişi tarafından da farklı düzeylerde anlaşılır. Allah, İslam kültürünün en tepesindeki kavramdır ve o kültürel değerlerin bütün gözeneklerini aydınlatır. Allah inancınız biraz zayıflarsa o değerler de bulanıklaşır.

Bir kişi can u gönülden “Allah var!” ya da “Allah şahit!” diyorsa, diyebiliyorsa Kur’an ve sünnetin bütün gereklerine samimi olarak inanmıştır. Yerine getirmeye çalışır. Ama bunu siyaseten söylüyorsa da ondan korkmak, çok korkmak, gerekir. Çünkü o münafıktır ve dinimiz gereği münafıktan, dinsizden daha çok korkmak lazımdır.

Ozan Arif de Allah’ın içimizi, en azından kendi içini, bildiğini söyleyip Allah’ı şahit gösteriyor. Ben de onun samimi olduğuna yaşadıklarım, gördüklerim ve okuduklarımla şahidim.

O toprakta, sen zindanda, ben sürgün.

OZAN ARİF ŞİRİN

Biz bir şiirin dizeleri arasında dolaşırken biraz da kendi kuşağımızın hikayesini anlattık. Günahıyla sevabıyla bir kuşağın hikayesi. Her kuşak için böyle değil midir? Günah ile sevap iç içe geçmiştir. Öyle ki bugün günah sayılan şey yarın sevap, sevap sayılan şey de günah sayılabiliyor. Ben inanıyorum ki 68 ve 78 kuşağının kalbi tertemizdi. Ama siyasiler onların enerjilerini kendi koltuklarını sağlama almak için tepe tepe kullandılar. Gün gelip onlar bedel öderken de hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam ettiler.

Ey okuyucu kardeşim!

Nasrettin Hoca der ki, “Deli deli akanı, bura bura tıkarlar.” Aklımızı kullanırsak bizi kimse kullanamaz. Bu dünyada Atatürk’ün de dediği gibi, “Vatanını en çok seven, en çok çalışandır.” Hamasi sözlere itibar etme! İşini severek yap! İşini iyi yap! Sen bir tanesin! Sen hastalanırsan toplum da hastalanır. Sen huzurlu olursan toplum da huzurlu olur.

BİTTİ