21 Aralık 2022 Tarihli Karar gazetesindeki köşesinde yazar İbrahim Kahveci “Bu Enerji Faturası da Ne?” başlıklı yazısında TEİAŞ ve TÜİK’ten aldığı istatistiki bilgileri yorumluyor ve birbiriyle uyuşmayan bu bilgileri yüzümüze vuruyordu. Söylediğine göre 2021 yılının temmuz-kasım arası 5 ayda enerji ithalatına 24 milyar 799 milyon dolar ödemişiz. Bu yıl aynı dönemde ise 40 milyar 531 milyon dolar. Enerjiye aynı dönemde yaptığımız ödeme %63,4 artmış.
Geçen yıl(2021)ın 11 ayında enerjiye ödediğimiz para 43,5 milyar dolar iken bu yıl aynı dönemde 88,3 milyar dolara çıkmış. Artış % 103.
Kahveci sanayideki üretim ile petrol ve doğal gaz girişindeki artışı karşılaştırıyor, arada bir uçurum var. Doğalgaz ısıtmada çok kullanıldı dese kış henüz bastırmadı. Bir türlü işin içinden çıkamıyor. Tam bir “Kedi burada et nerede, et burada kedi nerede?” hikayesi.
Sayın Kahveci “Yoksa, diyor, biz enerjiyi daha ucuz olan petrol boru hatlarından değil de pahalı olan spot piyasadan mı alıyoruz?”
Şu soru da Kahveci’den: “Ve son soru: Üretim ve büyümeyi enerji tüketimini azaltarak nasıl başardık? Bu TÜİK verileri ne kadar gerçek?”
Kahveci 14 Aralık tarihli yazısında da verilen bilgilerin garipliğinden yakınıyor.
İşte bizim yakındığımız durum da budur: Devlet kurumları ağanın isteğine göre bilgi üretir, ağanın isteğine göre karar alır hale gelmiştir. Eskiden bu işleri TRT kurumunun yaptığı, hükümetin istediği haberleri vitrine koyduğu söylenirdi. Yakın zamandan beri hemen hemen bütün resmi kurumlar bilgileri deforme etmekte bir beis görmemektedir.
Bu durum elbette vatandaşı yanıltmaktadır. Ama asıl yanılma devletin resmi kurumları için söz konusudur. Bazen yol soruyoruz. Vatandaş diyor ki, “Şurada bir yol var. Devletin kayıtlarında asfalt gözüküyor, ama yol toprak.” Demek ki devletin bürokrasisi yanıltılmış. Bazı yerlerde yol açılalı yıllar geçmiş, araçlar vızır vızır işliyor, KGM kabulünü yapmadığı için açılmamış görünüyor. Geçende bir yoldan geçtik. Yol geniş ve ferah, inşaatı da bitmiş, ama girişinde “Yol Kapalı” levhası var. Birçok vatandaş o levhaya aldanıp eğri büğrü, inişli çıkışlı olan eski yola sapıyor. Hem zaman yitiriyor, hem de para.
Devlet kurumları kendi alanları ile ilgili konularda –ağa öyle istediği için- bilgileri karartırlarsa kim önünü nasıl görsün? Anayasa her konuda vatandaşın doğru bilgi edinme hakkı olduğunu ifade ededursun, gazeteci ve milletvekili, bürokrat gibi köşetaşı kişiler bile bilgiye kolayca ulaşamazlarsa, bilgi kirliliği oluşursa işin içinden nasıl çıkılır?
Hükümet, yandaş medya sayesinde vatandaşa ortalığı gül gülistan gösterebiliyor. Ama vatandaş cebine girene ve cebinden çıkana bakar. Günde iki otobüsün geçtiği Gülnar-Mut, Gülnar-Aydıncık, Gülnar-Silifke yolunu gepgeniş ve dümdüz edip, -Gülnar'ın nüfusu 27 bin 557'dir- onlarca otobüs ve TIR’ın geçtiği Antalya-Mersin yolunu hâlâ bitirememişseniz buralardan geçen vatandaşlar sizin yaptığınız karayoluna söver. Mersin, Erdemli ve Silifke’yi Karaman-Konya’ya bağlayan yolu sürüncemede bırakıp (Silifke’nin nüfusu 125 bindir.) Ermenek, Hadim ve Taşkent’i (Bu ç ilçenin toplam nüfusu 44 bin 794’tür.) Antalya’ya bağlayan yolları tünelle dağlardan geçirirseniz millet size söver. Bu ilçelerin Konya ile bağlantıları da otoban ayarında yollarla yapılmaktadır.
Bu yol bilgilerini veriş sebebimiz hükümetimizin yol yapmakla öğünmesidir. Yolu ihtiyacı olan yere değil de ihtiyacı az olan yere yapıyorsanız bu bilgi kirliliğindendir. Yani hükümet ve bürokrasi kendi tanıdığı kişileri kollamış oluyor. Yani “Mahkemede dayısı olan kazanıyor” demektir. Yani “Bizden olan kazanıyor” demektir. Bu haksızlıktır, zulümdür. Bu, maddi kaynakların verimsiz kullanılması demek olup geri kalmışlığın temel nedenidir.
Milleti belki bir müddet daha aldatabilirsiniz.
SOMSÖZ: HİÇ OLMAZSA KENDİNİZİ ALDATMAYIN.