Hükümetimiz ve onun kankası milliyetçiliği ayakları altına aldılar. Bu havada asılı bir iddia olmaktan çıktı. Çünkü geçmişte milli görüşten bir zat, “Sen Türk’üm dersen başkalarının da “Kürd’üm, Laz’ım, Çerkez’im” deme hakkı doğar” demişti. Bu yaklaşım Cumhuriyet’i kuran kurucuların yaptıklarını ters yüz etmekten başka bir şey değildir. Onlar milli kültür değerlerini ihya etmeye çalıştılar. Bunun için kurumlar kurdular ve göğüslerini gere gere “Ne mutlu Türk’üm diyene!” diye haykırdılar. Bunların Türklükle ilgili çabaları sadece söylemde de kalmadı. Milli bayramları güdükleştirdiler. Andımızı yasakladılar. Yurt topraklarını yabancılara hibe ettiler. En stratejik kurumları yabancılara üç otuz kuruşa satmakta beis görmediler. Milletin dişinden tırnağından arttırıp kurduğu fabrikaları özel sektöre peşkeş çektiler, neredeyse üste para da verdiler.

Bir İslam kardeşliğidir tutturdular. Halbuki bu bağın ne kadar zayıf bir bağ olduğu 100 yıl önce acı deneyler sonucunda anlaşılmıştı. 100 yıldır biz İslam ülkelerinin Batı ülkelerinin parasına ve egemenliğine ne kadar meraklı olduğunu deneyerek öğrendik. En hassas oylamalarda bizi nasıl yalnız bırakıp ellerle ünsiyet ettiklerini çok iyi biliyoruz. Tüm bunlara rağmen içimizdeki Arap sevicilerden bir türlü yakamızı kurtaramadık.

Ülkemizdeki Türkler kan ağlarken bunların içleri Bosna’daki Boşnaklara, Arakan’daki Müslümanlara, Filistin’deki Araplara, Mısır’daki İhvan’a acıdı. Diliyle, soyuyla, töresiyle Türk olanlar bile Türk’üm demeye utanıyor. Mankurt oldular. Sesleri de çok yüksek çıkıyor. Eskiden Rum, Ermeni ve Yahudiler, Arnavutlar, Boşnaklar sarayda çöreklenir ve ülkenin kaymağını yerler, bir de Türk’ü hor görürlermiş. Bunlar da Türk’e ait ne varsa hor görüyorlar.

Bütün bunları da dini kuralların arkasına saklıyorlar. “Din böyle emreder”miş. “Peygamberimiz böyle ister”miş. Bizim inandığımız din akla ve bilime aykırı bir şey emretmiyor. “Emrediyor!” diyenin aklından zoru vardır.

Acı olan ise geçmişte bizim söylediklerimizi yüksekselse dillendiren, bu uğurda kelleyi koltuğa alan bir camianın bu mankurtlara koltuk değneği olmasıdır. Düşmanlar gerçekten çok akıllı… Akıllı olmasa babanın ipini oğluna çektirir mi?

Bunları da “Yerli mi yabancı mı?” sorusuna cevap çerçevesinde söyledik. İlçemde küçük tarım makineleri satan bir arkadaşıma, “Sattığınız ürünlerin ne kadarı yerli ne kadarı yabancı?” diye sordum. “Yüzde 97’si yabancı, yüzde 3’ü yerli. Yüzde 3’ün de birçok malzemesi ithal…” İlaç ve gübre satanlara soruyorum, aynı cevabı alıyorum. Oyuncak satana soruyorum, aynı cevabı alıyorum.

Bu ülkede 100 yıldır milliyetçiler iktidarda, ama kullandığımız yerli ürünün oranı yüzde 10. 100 yıldır birileri bizi aldatıyor.

Yani yerli değil, terli terli…

SOMSÖZ: ALDANAN VARSA, ALDATAN MUTLAKA OLUR.

BİTTİ