Bizim kültürümüzde ana önde gelir. Bir kalabalığı anlatacak olsak, “ana baba günü” der çıkarız. Çalışmayan çocuk, “ana baba eline bakar. “ Anayı başta söyleriz. Kurnaza, “anasının gözü” denir de, babasının gözü denmez. “Analı kuzu” sözü, anne bakımıyla, ilgisiyle, sevgisiyle büyüyen, el üstünde tutulan çocuğa denir. Babalı kuzu denildiğini duyan var mı, anası ölmüş bir çocuğa?

Pek çok sözümüz ana köküyle başlar: Anayurt, anavatan, Anadolu, anadil, anayasa, anayasal, Anafartalar (Gelibolu yarımadasında, Mustafa Kemal Atatürk yönetiminde kazanılan zaferin geçtiği tarihî, coğrafî bölge.), Anadoluhisarı (yer özel adı), anabilim, anayol, anadal, anagiriş, anayön (kuzey-güney-doğu-batı), anafikir, anadüşünce, anakonu, anaduygu, anavarlık, anaçizgi (anadoğru), anakent (büyükşehir), anakara (kıta), anaolay, anaakça (sermaye), anamal (sermaye), anamalcı (sermaye düzeni), anadamar, anabölüm, anaerkil (toplum bilimde), anayemek, anamgil (yakınlarım), anaarı (beyarı), anacıl (anaya düşkün), anasınıfı, anaç (genç, dinç, doğurgan), analı, analık (üvey ana)…
Daha böyle  analı sözlerimiz sürer gider…

Herkesin yaşamında en önemli kişi anasıdır. “Ananın bastığı yavru incinmez,” sözü, ananın çocuğuna karşı olan sonsuz sevgisini, koruma içgüdüsünü anlatır. Ananın yavrusuna bilerek zarar vermeyeceğini söyler bu söz. Çocuklar da bunu bilirler, anneden gelen bir acı söz, bir uyarma kendi yararları içindir. “Ananın vurduğu yerden gül biter,” sözü boşuna mıdır? Buradaki vurma, yanlış anlaşılmasın, sözün göndermeli (mecaz) anlamındadır, analar çocuğuna doğruyu söyler, evlâdının iyiliğini ister, anlamında… Kendi zayıflığını, zavallılığını saklamak amacıyla, sözle başaramadığını kaba güç kullanarak başarmak isteğinden, eğitimsizlikten doğan dövmek değildir burada sözü edilen vurma…

“Kadınanalar” bizim toplumumuzun değerlerinden doğmuştur, bize hastır. “Yaş yaşamış, bilge kadın” anlamına gelir bu söz. Sözü dinlenen, sözüne güvenilen, deneyimli, güngörmüş, bilgili kadın… Özellikle köylerimizde derde düşen, başı sıkışan, kadınanaların kapısını çalar. Öğüdünü alır. Hastaysa doğal yollardan neler yapabileceğini öğrenir.

Herkes için de anneleri, büyükanneleri birer kadınanadır. Saygıyla anılır, sevilirler…

Annesini yadsıyana, beğenmeyene, “ Kestane, kabuğundan çıkmış, kabuğunu beğenmemiş” derler…

Gelip geçen acımasız yıllar için de, “Anan güzel idi, hani yeri, baban zengin idi, hani evi?” diye sorarlar…

Kızların analarına benzeyeceğini, analarının görgüsüyle yetişeceklerini de şu söz bir güzel anlatır:

“Anasına bak, kızını al, kenarına bak, bezini al…”

Kişiyi en çok seven onun anasıdır:

Ana gibi yâr, Bağdat gibi diyar olmaz.” Buradaki yâr, seven, sevgili anlamında. Bağdat ise eskinin en güzel kentlerinden birinin adı… Masal kenti… 
Anadil, başka diller türetmiş dil demektir. Türkçe bir anadildir. Anadili, anamızdan öğrendiğimiz dil. Bizim anadilimiz Türkçedir.
En beğenmediğiniz biri bile anasına hayattaysa saygı gösterir. Bilir ki kendisi o anadan bir parçadır. O ananın eseridir, iyi yönüyle de, kötü yönüyle de…
Analarını kaybedenin bir eli, bir organı kopmuş gibidir. Ölüm eğer sırasıyla gelmişse, herkes anasının öldüğünü görür, o acıyı yaşamı boyunca da unutamaz…

*

Anası yaşayanlar, ananızın değerini ananız yaşarken kendisine gösteriniz, belli ediniz, çevrenize kanıtlayınız…
Yarın dünya kadınlarının anneler günüymüş. Amerikalı bir kadının annesi çok yıllar önce ölmüşmüş de, o da yıllar sonra bu günü anneler için kutlamışmış da, sonra bu gün… “Bırakın bu masalları, Amerikalı’nın gününden bana ne, anneye yılda bir gün ayrılır mı, her gün annemizin olmalı, bu gün aslında alış verişi canlandırma günü küresel paragözlerin!” deseniz de, sizi duyan nasılsa olmayacak. 
Madem ülkemizde de bu küreselcilerin ticarete dönüştürdükleri gün capcanlı yaşıyor, bunu değiştiremiyorsunuz, istemeden de olsa ona uyacaksınız.
En iyisi bu günü, en başta büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ı anarak, o büyük Türk anasına Türk ulusunun şükranlarını sunarak kutlayalım.
Sonra şehitlerimizin analarını analım. Evlâtlarını vatanımız uğruna, vatanın korunması, bağımsızlığı, geleceği uğruna şehit veren analara sevgimizi, şükranlarımızı, gönül borcumuzu belirterek, önlerinde eğilerek, o mübarek ellerinden öperek bu günü kutlayalım. Ölmüşlerse dualarımızı esirgemeyelim… 
Yardıma gereksinmeleri varsa öğrenelim, belli etmeden, kendimizi gizleyerek, onları incitmeden yardım edelim.
Mezarlık ziyaretlerimize şehit analarıyla birlikte onların evlâtlarını ziyaret ederek başlayalım. Sonra kendi analarımıza gidelim.
Analarınızın gönlünü alınız. Onlara gönül çiçekleri gönderiniz. Onları yalnız bırakmayınız… 
Bize bir şey oldu mu yanacak olan anamızdır.
Bilirsiniz: “Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar.
Bunalınca, kızınca, en güç anında kim “Ana!” diye bağırmaz?
Genç, yaşlı, yüreği ana yüreği gibi atan, yurdunu ulusunu anası gibi seven herkesin:
“Anneler Günü” kutlu olsun!

Feza Tiryaki, 9 Mayıs 2021