Güzel yurdumun her konuda olduğu gibi yer adları da iş bilmezlerin elinde oyuncak oldu. Her konuda derken şunu anlatmak istiyorum: Yaşadığımız Kumluca’nın Adrasan kısmında Türk radyolarının yayını alınamıyor. Varsa yoksa Arap ve Rum radyolarının yayınları. Alakır vadisinin içinde ise hiçbir radyo yayını yoktur. Cumhuriyet’imizin 100. yılında içler acısı bir durum.

Yüz yıllık İçel adı tekrar Mersin oldu.

Liberalizm adına herkes işyerine ve çocuklarına yabancı sözcükleri ad olarak verebilmektedir. Bu yanlıştır. Ben hiçbir yabancının kendi dili dışında bir adı çocuğuna ad olarak verdiğini görmedim. Ne Arap, ne Acem, ne Hintli, ne de gâvur…

Her alanda olduğu gibi bu yurt Türk ulusunun yurdu ise her yerin adı da arı duru Türkçe sözcüklerden verilmiş olmalıdır. Halbuki önce devletimiz Türkçe yer adlarını Türkçe mi yabancı mı olduğuna bakmadan keyfine göre değiştirdi. Bu yer adlarının her birinin bir anısı vardır. Bu anıya saygı göstermek Türk ulusuna saygı göstermektir. Sonra döndü, açılım sırasında yer adlarından Türkçeleşmiş olanları bile Kürtçe yapmaya kalktı. Erzurum’daki birçok yer adı Ermenice ya da Rusça idi. Bu yer adlarının Türkçeleştirilmesi gerekiyordu. Yapmadı.

Birçok yerin adı resmi kurum kayıtlarında yok. Hâlbuki yörenin insanları her tarlaya, her kayaya, her koyağa bir ad vermiştir. Bu adlar eskiler tarafından bir dua alışkanlığı ile korunmaya çalışılır ve tekrar edilirken yeni kuşaklar tarafından pek bilinmiyor. Kayda geçmediği takdirde yitip gidecek. Bazı turizm meraklıları Türkçe yer adlarını eski adlarla değiştirmeye meraklı. Turist bile gelmeyen birçok yerde işletme adları eski site devletleri zamanından kalma adlar almış.

Devlet bunun önüne geçmeli, eski yer adları sadece bilimsel metinlerde kullanılmalıdır.

Bütün yer adları kayıt altına alınmalı, yabancı yer adları değiştirilmelidir. Sadece Türkçe’nin ses yapısına uygun olan yer adları kullanılabilmelidir. Hele hele yer adlarını aslına sadık kalarak yazılmasına hiç izin verilmemelidir. Kayıt altına alınan yer adları levhalara, kayalara, taşlara yazılmalıdır ki herkes bunları öğrensin, bilsin. Bence bu iş dağlara Türk bayrağı resmi yapmaktan, yükseltilere büyük boyutlu Türk bayrakları asmaktan daha gerekli bir iştir.

Sonra da yabancıların bizim topraklarımızda gözü var diye ağlaşıyoruz. Anadolu’daki bin yıllık bulunuşumuz sırasında onu ne kadar Türk’ün yurdu yapabildik ki?.. Fethiye’deki Kayaköy’e, İzmir’deki Şirince’ye turist gelecek diye Rumların oradaki anılarını kutsuyoruz. Dışarıda Osmanlı’nın anılarını kutsayan bir topluluk ya da devlet var mı acaba? Sanmıyorum.

Ondan sonra da yerli ve milli ha? Güldürmeyin adamı…

İşyerleri dahil her yere gerçek Türkçenin sesine uygun bir ad verilsin. Tabelalara, yön levhalarına o ad yazılsın. Varsın yurdum insanının vermek istediği yabancı ad da parantez içinde azıcık küçük puntolarla yazılsın. Türkçe adına çok şey mi istiyoruz?

SOMSÖZ: BİZ SAHİP ÇIKMAZSAK BİR SAHİP ÇIKAN BULUNUR.