Eskiden sözcükleri doğru ve tam söylemeye fesahat, onun etki gücünü arttırmak için uygulanan söyleyiş biçimlerine de belagat denirdi.

Biz edebiyat öğrencisi olarak “Edebi Sanatlar” diye bir ders okuduk. Ayvaz Gökdemir ve Eşi Sevgi Gökdemir’in yazmış olduğu Liseler İçin Edebiyat Yardımcı Kitabı’nda da edebi sanatlar anlatılmıştı. Ama sınırlı bir biçimde. Daha sonra çok çeşitli edebiyat dersine yardımcı olacak kitaplar okudum. Birçoğunu edindim. İnceledim de. Ama hiçbiri fesahat ve belagat konusunu Türkçe örneklerle açıklamıyordu. Sözgelimi Cem Dilçin’in Örneklerle Türk Şiir Bilgisi adlı kitapta Türk şiirinde uygulanan edebi kurallarla ilgili bilgiler veriliyor, ama bu bilgilerin çoğu Klasik şiir denen Divan şiirimizden örneklerle anlatılıyor. Çoğu da Arapça Farsça sözcüklerden. Cevdet Kudret’in Örneklerle Edebiyat Bilgileri adlı 2 Ciltlik kitabında da derli toplu bilgi yok. Sözün gücünü arttırmak sadece şiire özgü bir yöntem değil. Bizde Servet-i Fünun ile ortaya çıkan mensur şiir türünde de bolca örnek var. Ayrıca seçkin hitabet örnekleri de şiirli ögeler taşır. Atasözlerimizde ve manilerimizde, deyimlerimizde de sözün gücünü arttıran değişik edebi sanatlar kullanılır. Bunların akılda kalmasını kolaylaştıran şey de zaten söz gücünü arttıran söyleyiş biçimleridir. Ama bizde edebiyat denince şiir akla geldiğinden midir nedendir bütün örnekler şiirden verilmiş. Hem de eski şiirimizden.

Acaba bu kitapları yazanlar çok mu tembel? Özellikle son yüzyılda yazılan şiir, mensur şiir, deneme, konuşma, atasözü ve deyimler kitaplarımızı incelemiyorlar mı? Bir ulusun edebiyatı yüz yılda bu konularda epeyce ürün vermiş olmalı değil mi? Kaldı ki sadece Türkiye Türkçesi değil Türkçenin öteki kolları da büyük bir verimlilikle ürün veriyor. Özellikle Azeri edebiyatı ve anlayabildiğimiz öteki boyların konuştuğu diller. Üstelik bu metinler üzerinde çok çalışılmış ve artık ulaşmak çok kolay.

Böyle olunca insanın aklına “Acaba Türkçe’nin etkili konuşmak ve anlatmak için yeterli gücü yok mu?” sorusu geliyor.

Tabii biz taşrada olduğumuzdan yeni yayınlara ulaşıp inceleme imkanımız yok. Öğretmen kardeşlerimiz ve edebiyat alanında kariyer yapan arkadaşlarımız için bu alan ilgilenmeye değer bir alan olmalı diye düşünüyorum.

SOMSÖZ: KALIN SAĞLICAKLA!