Yandaşlığın ne kadar zor olduğunu anlatan en iyi metin Orhan Veli’nin “ciğercinin kedisi ile sokak kedisi”ni karşılaştırdığı “Kuyruklu Şiir” adlı şiirdir. 
Kuyruklu Şiir

Uyuşamayız, yollarımız ayrı;
Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi;
Senin yiyeceğin, kalaylı kapta;
Benimki aslan ağzında;
Sen aşk rüyası görürsün, ben kemik.

Ama seninki de kolay değil, kardeşim;
Kolay değil hani,
Böyle kuyruk sallamak tanrının günü. 
Orhan Veli Kanık


Yandaş olmanın en güzel yanı yandaş olduğun tarafı gözetleyip ona göre pozisyon almaktır. Onlar alkışlıyorsa ondan daha çok alkışlamak, onlar yuhalıyorsa beden dili dâhil bütün dillerde yuhalamak. Böylece hiçbir zihinsel çabaya gerek duymadan yaşar gidersiniz. Ne doğruyu aramak için kafa patlatmaya, ne de tartışmalara girmeye gerek vardır. 


Dahası yandaşı olduğunuz kişiler sizin için her türlü yardımı yapmaya hazırdır. Hastalandığınızda size bakarlar, borcunuz varsa öderler, imkânları varsa sizi zengin bile yapabilirler. Yeter ki siz iyi bir yandaş olun. 


Yandaş olmak kendine özgü bir kimliği olmayanlar için çok kolaydır. Düşünüyor musunuz, kendi duygu ve düşünceniz yok. Malınız yok, itibarınız yok. Hepsi de yandaşı olduğunuz kişilerin tekelinde. 


Çeşitleri de çoktur yandaşlığın. Tarikat, siyaset, ağa… Ne güzel sözcüklerimiz var yandaşlığı anlatan: Kapıkulu, yanaşma, ırgat, maraba, mürit… Goygoycu bile denir. Hepsi de yandaş olduğu kişinin azat kabul etmez uşağı. 


Muhalif olmanın da güzel yanları vardır: Karşınızdakinin ak dediğine siz kara dediniz mi oldu bitti. Biri birini övüyorsa hemen onun açığını söylersiniz. Adamın kişiliğini övüyorlarsa siz falancanın oğlu olduğunu ya da filan şehirden olduğunu dilinize dolarsınız. Ardından da eklersiniz, “Adam değil!”  Birisi bir güzel yerden, güzel yemeklerden mi söz ediyor, hemen atılır yeri de yemekleri de kötülemeye başlarsınız. Sanırsınız ki onun dediğine siz de katılırsanız incileriniz dökülecek. 


Bildiklerinizin çoğu kulaktan dolmaymış. Olsun! Hiç üşenmeyin, sallayın! Bugün iyi dediğinize yarın kötü diyormuşsunuz. Hiç önemli değil. Yeter ki muhalefet olsun. Herkesin gittiği yol kötüdür. En akıllı sizsiniz. Sizden daha akıllı kimse yok. Bir de o kulaktan dolma bilgilerle memleketin her sorununu çözümleme gücünü kendinde görenler var.  Bunun en özet biçimi “Sallandıracaksın üç beş kişi…” dir. Sanki canını o vermiş, sanki çadır devletinde yaşıyormuş. 


İnsanlarda bulundukları durumdan memnun olmama eğilimi her zaman vardır. Bu yüzden her muhalif kendini destekleyen alkışçı bulur. Kardeşimizin -Allah daha çok versin- bir eli yağda bir eli balda. Ama yakınmayı adet edinmiş bir kez. Bunları ancak Allah ıslah edebilir. 
Muhalif olmanın kötü yanı muktedirlerin hedefi haline gelmektir. Muhalifseniz, her gittiğiniz meclisten kovulursunuz. En haklı olduğunuz davalarda bile kaybedebilirsiniz. Allah saklasın şu ya da bu biçimde, haklı olduğu için birine “Haklısın!” demeyegörün, hemen adınız döneğe çıkar. Ondan sonra da ne İsa’ya yaranabilirsiniz, ne de Musa’ya. Tam bir iki arada bir derede hali. Rahmetli Cem Karaca gibi “Ben döndüm baba!” diyebiliyorsanız ne ala. Ama üstünüze gelenlerin sarmasından azıcık çekiniyorsanız, korktuğunuzu bilen köpekler gibi saldırırlar. Sizinle oturur, sizinle kalkarlar. 
İlişkilerinizde insanın değişebileceğini kabul ederek duruş sergilerseniz kimse sizi yandaş ya da muhalif diye etiketleyemez. Dönek de diyemezler. Diyenlere karşı da gülüp geçmek lazımdır. Yoksa Nasrettin Hoca’nın dediği gibi “elin ağzına bakan “ ne yapacağını, ne diyeceğini bilemez. 
Kişi zaman zaman düşüncelerini gözden geçirip eskiyenlerini yenilemiyorsa, eksiklerini tamamlamıyorsa bir süre sonra fosilleşir. Zırt pırt düşünce değiştiriyorsa o zaman da sözüne güvenilip birlikte yola çıkılmaz.


SOMSÖZ: EN İYİSİ, “FİKRİ HÜR, İRFANI HÜR, VİCDANI HÜR OLMAK.”