Sanıyorum din adamlarımızın en sevdiği konular kulun Allah’la ilişkilerini düzenleyen kurallar manzumesidir. Çünkü bu konularda konuşmanın hiçbir riski yoktur. Kulların kullarla ve doğayla ilişkilerini düzenleyen kurallardan söz etmek isteseler ya bir kul kızar ya öteki kul. Oruç, namaz, hac gibi konular ise risksizdir. Bence o konular hem tartışılmaya elverişlidir hem de risksizdir.
“Suyu ağzıma ve burnuma sağ elimle değil de sol elimle çeksem abdestim bozulur mu?”
“Zinhar bozulur. Çünkü Allahuteala sol eli kargımıştır biz de kargırız.”
“Eve girerken eşikten sol ayağımla geçsem uğursuzluk gelir mi?”
“Sakın ha! Sol ayakla şeytanlar girer.”
“Hacca deveyle gitmek sünnet midir, farz mı?...”
Sorular, sorular, sorular...
Normal yurdum insanının kitap karıştırdığı, öteki dünyaya gidip geldiği, Allah ya da peygamber ile konuştuğu mu var? Ne derseniz inanır, ne atarsanız yer. Ama kullar arasındaki ilişkilerde bin bir sorun çıkar karşınıza. Biri komşusunun anını kakmıştır, “Komşu hakkı Tanrı hakkıdır” deseniz, alınır. Öteki bahçesindeki çöpleri komşunun bahçesine atar, “İnsanlara zara veren dindar değildir” deseniz, rahatsız olur. Üstelik “Hoca herkesin içinde bana şöyle dedi” diye söylenesi de gelir. Kimse suçu ve günahı üstüne alınmaz.
Dünya işlerinden konuşmak risklidir. Yönetici kızar, konu komşu kızar, cemaatten kızan olur. Hele hele din adamı gibi işi dosdoğruyu söylemek olanlar ille de birilerini kızdırır. Kızmamak insanın doğasına aykırıdır.
Din adamı da doğruyu dosdoğru söylemek yerine ardından dolaşır, ne şişi yakar ne kebabı. Dünya ile ilgili doğruları söyleyeceğine ahret ile ilgili doğru bildiklerini söyler. Biz hocadan eyi mi bileceğiz?
İnsanımız yapanı değil de diyeni ayıplar. Yani komşunun anını kakanları değil, “An kakmak komşu hakkına tecavüzdür” diyenleri. Çünkü bizde “insanlık hali” diye de bir şey var. Tarlası olanın çoğu bu insanlık halini yaşamış, yaşamadıysa bile içinden geçirmiştir. En azından böyle bir olaya tanık olmuş, “Bana ne canım” diye geçip gitmiştir. Çünkü doğru söyleyenin dokuz köyden kovulduğunu çocukluğundan beri çok görüp işitmiştir. Kovulmasa bile kınandığını, dedikodusunun yapıldığını. İnsanların haksızlığın karşısında dimdik durmak yerine yere bakıp sus pus olduklarını. İnsanların içlerindeki meleklerin derin uykuda olduğunu, şeytanların ise hiç uyumadıklarını.
SOMSÖZ: RAHAT OLMAK İSTERSEN, DÜNYADAN KONUŞMA!