Geçenlerde arkadaşımın biri telefon etti. Seçimlerden sonra yazdığı bir yazı için bazı partililer kızmış ve yazısına yorum yapmışlar.

Bazı vatandaşların kızması (diyorum) çok güzel. Özellikle gazeteci için. Birilerini kızdırmak harika bişey. Nedense benim çevremde hiç kızan yok. Ben bunu beni okumadıklarına bağlıyorum ve kızıyorum. Bazı arkadaşlar, “Yazdın mı kemik sesi gelmeli” diyorlar. “Ona buna rastgele çat! Muktedirlere birkaç vole çek! Bakalım ses geliyor mu?” buyuruyorlar. İnanınız ben de istiyorum insanları kızdırmayı. Bunun için bizim arkadaşlara (milliyetçilerdir kendileri) birkaç soru sordum. Tık yok. Konuyu Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nin Whatsapp grubuna da taşıdım. Arkadaşlarım kendi aralarında günaydınlaşmaya devam ettiler.

Kızmak insani bir şeydir. Ben de kızıyorum. Hatta Neyzen Tevfik “Küfür müsekkin-i asaptır” diye bir söz bile sarf etmiştir. Her hangi bir konuda kızmak, durgun suyun dalgalanmasıdır. Kafa konforunun bozulmasıdır. Kızmıyorsanız, kızamıyorsanız yeni bir şey öğrenmek için, suyu dalgalandırmak için bir şey yapmıyorsunuz demektir. Ne muhalif kanalları izliyorsunuz, ne muhalif insanlarla konuşuyorsunuz, ne de muhalif gazetelere göz atıyorsunuz demektir.

Ya da…

Ölmüşsünüzdür. Ölmüşsünüzdür de farkında değilsinizdir.

SOMSÖZ: KIZIN KIZIN!..