Zaman zaman şeytan gelip kulağıma, “Yazıyorsun da ne oluyor? Okuyan mı var sanki? Çektiğin tüm emekler boşa…” diye fısıldıyor. Umutsuzluk tavan yapıyor. 
Öte yandan bazı şeyler okuyorum. “Sen yap, denize at” gibi.. Umudumu diri tutmaya çalışıyorum. “Her yazı bir tohumdur oğlum” diyorum. Bugün okunmaz, yarın okunur. Kim bilir belki birinin hayatını güzelleştirir. Belki birinin dudaklarında bir gülücük belirir. Olmaz da, belki birinin kafasında bir şimşek çakar. O da ekler bir şeyler. Çoğalırız. 
Hani bu Face beğenenlerin adını da yazıyor ya! Bazen tanıdık birkaç güzel insan okuyor, beğeniyor. İnsanın içini sevinçle dolduruyor. Sayıları az. Ama olsun. Yorum? Kıt. Aslında yorumla çoğalacak düşünce. Ama kıt. 
Acaba diyorum, yorum yapılmaya değmeyecek kadar sıradan şeyler mi söylüyorum? Sebep arıyorum, bulamıyorum. İnsanlar her şeyi kanıksıyor. Bu, aslında yaşlanma belirtisi. “Yeryüzünde yeni bir şey yoktur” dediğiniz an,  yaşlanmışsınız demek değil midir? Halbuki her şey yenidir. Hiçbir şey yeni değilse, bizim yeni olmamız gerekmez mi? Ama olmuyor işte. 
Ne yapalım? Bu da bizim kaderimiz.