Hükümetimiz zaman zaman yalanlar söylemekte kötü bir yan görmüyor. Bu yalanlar seçimden önce Gabar’da petrol ve Batı Karadeniz’de gaz bulunduğu biçiminde idi. Yandaş medya bu yalanlara öyle bir abandı ki Batı Karadeniz’de bulunan şu kadar milyar metreküp gaz anında üretime geçti ve seçim öncesinde vatandaşa bedava dağıtıldı.

Böyle yalanlar olur, olmalıdır da. Çünkü “İnan Haluk ezeli bir şifadır aldanmak.” Böyle yalanlara ihtiyacı olan birçok vatandaş var. Doğruyu söyleyip de onları incitmek hükümetin şanına yakışmaz.

Ancak madalyonun bir de öteki yüzü var: Doğruyu söylediğiniz zaman da kimsenin inanmaması. Şimdi ekonomide ve dış politikada rasyonele dönülmüş görünüyor. Ama buna inanamıyoruz. Acaba yerel seçimlere kadar böyle olacak, seçimlerden sonra gene ekonomi çığırından çıkacak, dış politikada Osmanlı imparatorluğu gibi davranılmaya devam mı edilecek? Ortadoğu’daki bütün devletlerle itiş kakış sürecek mi? Avrupa’ya parmak sallamaya devam mı edilecek? “Taç başı akıllandırır” diye bekleyenlerin beklentileri boşa mı çıkacak?

Ben incir çekirdeği kadar da olsa bir ümit taşımak istiyorum. Seçimlere kadar bir Cumhuriyet bayramı var. Cumhuriyet’in 100. Yıl kutlaması (TRT’nin yaptığı gibi) İsrail-Filistin savaşı bahane edilerek geçiştirilirse ben artık ümit etmekten vaz geçerim. Gerçi hükümetimiz hazretleri Dumlupınar Meydan Muharebesi’nin yerine Malazgirt Meydan Muharebesi’ni ikame ederek niyetini açık etmiş bulunuyor. Ama ben de biraz safım herhalde.

Safım, çünkü Türk’üm demekte bir mahzur görmüyorum. Safım, çünkü hâlâ doğruların ve çalışkan olanların kazanacağına inanıyorum. Safım, çünkü küçüklerini korumanın, büyüklerini saymanın doğru olduğunu sanıyorum. Safım, çünkü yükselmenin ve ileri gitmenin çok övünenlerin değil çok çalışanların hakkı olduğunu düşünüyorum. Safım, çünkü yurdumu ve milletimi çok, ama çok, seviyorum. Safım, çünkü “Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet/ Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal!” sözlerini yaşam tarzı edinmişim.

SOMSÖZ: SAFLIK İŞTE!