Dinlediğim bir radyo yayınında Maraş ve Sivas katliamları zikrediliyor ve onları unutturmamak için çalışıldığı söyleniyordu.

Biz kinlerle büyüdük. Her ne kadar “Dindar olan kindar olamaz” deniyorsa da hem Türk milleti hem de Müslümanlar olarak kini sürekli yücelttik. Millet olarak Yunan ve Ermenilere karşı kinimizi diri tutmak siyasilerin işine gelmiştir. Rusların, Bulgarların, Sırpların geçmişteki günahları bizi onlara karşı da kin tutmaya zorluyor.

6-7 Eylül olaylarını hatırlamak bir çeşit milli ibadet sayılıyor. 27 Mayıs ihtilali öncesinde Demokratlar ile Halkçıların birbirlerini nasıl hırpaladıklarını ve sonrasında bunu bir kan davasına çevirdiklerini bilmeyen yoktur sanıyorum. O ihtilal asker ile halkı da birbirine karşı kin tutmaya zorlamıştır. Aynı kin söylenmemekle birlikte aydın ile halk arasında da vardır. Ara yerde gezen laflar derinlere, bilinçaltına gömülmüş olan bu kinin ürünüdür.

Aynı durum 1980 öncesinde sağ sol için de geçerlidir. Laik dindar için de. Alevi-Sünni, Türk- Kürt gibi ayrımların özünde de bu kin ikliminin etkisi var. Tayyip Erdoğan’ın gençliği tarif ederken, “Kininin takipçisi olan bir gençlik” demesi de bu iklimin görünümüdür.

Geçmişte bireylerin olduğu gibi toplumların da az ya da çok bir günahı var. Bu günahları büyütmek ve öbekler arasına uçurumlar açmaktansa bunlardan doğan haklardan vaz geçmek daha doğru olmaz mı? Ben bu kini ateşleyenlerin bundan bir çıkarının olduğunu düşünüyorum. Siyasiler veya dedeler. Dedeler ve Alevi toplumu binlerce yıl öncesinin kinini tutmaya davet ediyor. İslam barış dinidir. Uygarlık da kini bir yana bırakmayı emreder.

Aleviler bir yandan en barışçı toplum olduklarını iddia ederken öte yandan nasıl bin yılın kinini güdebiliyor. Dinin ve devletin görevi yaşatmak, barış ve huzur içinde yaşatmak iken nasıl kin kök salabiliyor?

Başka dinler ve uluslar kin tutsun. Ama biz kin tutmayalım. Çünkü kin insanı bozar.

Kinin bu kadar kutsandığı bir toplumda kavgaların, cinayetlerin ve düşmanlıkların önü alınamaz.

Filistin’den dolayı İsrail’e kin büyütüyoruz, meydanlarda atıp tutuyoruz, sonra kalkıp barışmak için kırk takla atıyoruz. Bir zamanlar ülkücü gençlik sırf Nihal Atsız’ın kitabını okuduğu için Çinlilere karşı binlerce yıl öncesinin kiniyle yüklenmişti. “Birisine düşman olmanız sizi adaletten ayırmasın” sözü en çok kin tutanlara lazım. Çünkü kin de bizi korku gibi insanlıktan uzaklaştırır, hayvanlıktan daha aşağı derekelere düşürür.

SOMSÖZ: KİNDAR OLAN DİNDAR OLAMAZ.