GURUR KAYNAĞIM 2

Ben de edebiyatla ve öteki sanatlarla uğraşan, işi insanları güzelleştirmek olan insanlara mensup olmakla öğünüyorum. Elbette alanımız edebiyat ama ben sanatla ve fikirle uğraşan tüm insanlara mensubum. Öncelikle öğretmenim. Sonra edebiyat vesilesi ile tanıdığım birçok şair ve yazar var. Bazıları okuldan arkadaşım, bazılarıyla görüşmüşlüğüm var. Bazılarını da eserlerinden tanıyorum. Ben onların toplamıyım. Her biri kişiliğime atılmış bir düğümdür. Bendeki güzel şeyler onların eseridir. Bir çimdik Nasrettin Hoca, bir tutam Yunus Emre, bir çay kaşığı Hacı Bektaş, bir demet Dedem Korkut… Bir dal Abdurrahim Karakoç, bir dize Nazım Hikmet, bir kıta Ümit Yaşar… Bir çığlık Ahmet Kaya, bir damla Ümit Tokcan… Biraz Namık Kemal, birazcık Abdülhak Şinasi… Sizden bir şey yok sanmayın… Türkülerle, şarkılarla, masallarla, fıkralarla girdiniz hayatıma.  Bir kahkaha, bir bakışla… Bir duruşla…

 Şimdi kaynaklara ulaşmak çok daha kolay. Özellikle sosyal medya platformunda güzel şeyler yayınlanıyor. Fotoğraflar, şiirler, yazılar… Birçok halk ozanı orada boy gösteriyor.   İşin güzel yanı orada biz bize değil, herkese karşı konuştukları için daha dik durmak, daha cesur olmak ihtiyacını hissediyorlar. Face’te tanıdığım birçok ozan ozanlara yakışır şiirler yazıp ozanlar gibi dik duruyorlar. Herkesin eğri büğrü durduğu bir ortamda onların böyle dik durmalarından, bunca mal mülk sahibi kişi sesini yükseltemezken elinde bir kuru sazı olan ozanların yiğitlenmelerinden kendime bir pay çıkarıyorum. “Deni dünyada” eğilip bükülmeyi en büyük zul sayan ozanları gıyaben de olsa tanımış olmak, onlara mensubiyet beni gururlandırıyor.

Bazı yazarları tanıyorum: Yazdıkları metinler çiçekler gibi, yeni açılmış yapraklar gibi insanın içini yıkayıp arıtıyor. Berrak bir su kenarındaymışım gibi duyumsuyorum kendimi. Etrafımda kuş sesleri var sanki. Türkçeyi öyle güzel kullanıyorlar ki benim hayalim bile yetişmekte zorlanıyor. Bundan kendime bir pay ayırıyorum. Ben de onlardanım diyorum kendime topuklarına bile ulaşamayacağımı bile bile.

Bazı yazarların düşünceleri beni benden alıyor. İlk kez hoş bir meyve tatmış, güzel bir şarkıyı ilk kez duymuşum gibi oluyor. Böyle bir şeye aklın ciltli kitaplarda, görkemli, büyük camilerin minberlerinde değil de her hangi bir yerde rastlama ihtimali merakımı kamçılıyor. İnsan güzel şeylere ille de görkemli yerlerde rastlamıyor. Bazen kel kafalı bir adamın ağzında, bazen bastonuna dayanarak yürümeye çalışan bir ihtiyarın bakışında da rastlayabiliyoruz. Cahil diye dudak büktüğümüz, yarım ağızla baktığımız biri, bir de bakıyoruz ki, duyup duyacağımız en güzel sözü söylemiş. İşte ben de bunlara mensup olmaktan kendime pay çıkarıyorum.  

Şairlere hayranım. Yazarlara hayranım, sanatçılara hayranım. Kıyıdan köşeden de olsa onlara yakın olmaktan gurur duyuyorum. Sizin de onlara mensup olmanızdan gocunacaklarını sanmayın.  Varın, bir selam verip siz de oturun sofralarına. Siz de banın ekmeğinizi güzelliklere. Siz de katılın söyleşilerine, siz de kulak verin dediklerine… Hiçbir şey kaybetmezsiniz. Aksine büyürsünüz, güzelleşir, çoğalırsınız. Bereketlendirir, çoğaltırsınız.                     BİTTİ                                                                                                                                             

             SOMSÖZ: HAKSIZ MIYIM?