Riyad’da oynanacak olan Fenerbahçe-Galatasaray takımlarının süper kupa maçı iptal edildi. Takımlar 110 milyon lira alacaklardı alamadılar. 
Maçın iptal süreci açık hale geldi. Hikayeye göre her iki takım da Suudi Arabistan’a bir lütuf yapıyormuş gibi davranmışlar. Orada istedikleri gibi Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti tanıtımı yapacaklarmış. TFF ve öteki yöneticiler maçın iptal edilmemesi için ellerinden geleni yapmışlar. Ama Suudilerin de kırmızı çizgilerini zorlamışlar. 
Bir kere Suudiler para veren taraf. Ve “Parayı veren düdüğü çalar.” Bizim takımlar orada bir gösteri yapmıyorlar, para kazanacaklar. Böyle durumlarda kazançla kayıp bir birini karşılamalıdır. Şeriatla yönetilen bir ülkede Cumhuriyet reklamı yapmak neyin nesidir? Velev ki “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” gibi tüm dünyaya barış dileyen bir slogan olsun. Ayrıca yabancı bir ülkede biz bize yapılan bir maçta, “Ne Mutlu Türk’üm Diyene!” pankartı da ne oluyor? Arapları kaşındırmanın ne anlamı var?
Ben Fenerbahçe ve Galatasaray’ın “Şunları şunları şunları istiyoruz” diye tutturmalarının arkasında bir çeşit siyasi tutum seziyorum. Hani spora siyaset karıştırılmazdı? Siz profesyonel takımlarsınız. Karşılaşmanızı yapacak, paranızı alıp çıkacaksınız. Ötesi? Ötesi siyasettir ki tartışması çok su götürür. Adama “İsrail ile neden böyle bir iddianız yok diye soruverirler. Çünkü TFF bir futbol kuruluşu ise öte yandan devletin tüm spor organizasyonlarını yapan bir kurumu. 
Ortalık toz duman! Hükümet konuşuyor, muhalefet konuşuyor, vatandaş konuşuyor… Herkes konuşuyor.  
Ben maçlarla fazla ilgilenen bir değilim. Ben bile konuşmak gereğini duydum. Arap hem parayı bastırır, hem de kendi ülkesinde kendi kurallarına aykırı olarak Atatürk, Cumhuriyet ve Türk reklamı yaptırır mı? Yaptırırsa ona Arap denir mi? Biz yaptırır mıyız? Yaparlarsa kıyameti koparmaz mıyız?
Parayı veren Arap’tır. Ve,
 SOMSÖZ: ALICI, SATICIDAN GÖZLER. 
HERKESİN YENİ YILINI KUTLUYORUM.