Bazen kendimi dünyayı yeni yeni tanımaya başlayan bir çocuk gibi duyumsuyorum. Bilmediğim o kadar çok şey var ki. Bir de ben bu kıt bilgilerimle bir şeyler yapmak, yarına bir şeyler bırakmak istiyorum.

Geçenlerde gittiğim bir yerde zeytin fidanları gördüm. Bunlar delice idi. Yani yabani. Bunları budayıp aşılanmaya hazır hale getirmek istiyordum. Birazını yaptım da. Bugün gittiğim yerde zeytinden başka harup, incir, erik, badem ve asma gördüm. Mersin ise istemediğin kadar var.

Eski Antalya yolunda bir çeşme vardı. O çeşmeyi ihya etmek istiyorum. Bugün gidip biraz çalıştım. Çevresindeki ağaçları kestim, havuzunu temizledim. Önüne biraz mermer beya parke taşı koyacağım. Suyun çıktığı yeri temizleyecek ve oraya bir hortum atacağım.

İnsanların artık suya ihtiyacı yok. Arabasına bindi mi varacağı yere varıyor. Ne bir su başında dinlenmek, ne de yüzüne bir avuç su çarpmak. Suyu da çoğu zaman şişelenmişinden alıyor. Varsın onların dediği olsun. Benim zaten bu tür insanlara hizmet gibi bir iddiam da yok. Ben kurt kuş içsin diye düşünüyorum.

Gittiğim yerlerde hatmigüller pembe pembe açmış. Ağılar ve devedikenleri de. Haruplar meyveye durmuş. Doğadan öğreneceğimiz çok şey olduğunu düşünüyorum. Hayıtlar keskin kokularıyla bizi bekliyor. Mersinler de öyle. Devedikenleeri ve ağılar da gittiğim her yerde yüzüme gülümseyip duruyorlar. Tüm doğa bizden ilgi bekliyor. Budanmalı ve aşılanmalı. İnsanların ve hayvanların hizmetine sunulmalı.

Kendi adıma insanlarımızın fabrikasyon yiyeceklerden doğal yiyeceklere döndükleri gibi, bir ağacın gölgesine oturup iki yanına bakarak geçirdiği zamanı ömrünün en mutlu anı olarak düşünecekleri sıranın geleceğini sanıyorum. Yöremiz insanı nasıl kışın yağmurlar yağınca mantar toplamak için dağlara çıkıyor, orada bulduğu üç beş mantarı hayatının olayı gibi anlatıyorsa, nasıl kar yağınca yaylalar çıkıyor ve üşüyerek geçirdiği birkaç saati ballandırıyorsa gelecekte bu tür faaliyetleri daha da genişleteceğini sanıyorum. Yürüyüşler, motokroslar, Pazar günleri kendini doğanın kucağına kapıp koyuvermeler hep bunların habercisi.

Siz de kendinizi pek kasmayın. Alın çoluğu çocuğu dökülün kırlara köylere. Bugünlerde pek yoldaş bulamayabilirsiniz. Takmayın. Yalnız, yapayalnız olsanız bile keşfedebileceğiniz bissürü güzellik vardır.

SOMSÖZ: NAMAZIN BİLE KAZASI VAR, GEZMENİN KAZASI YOK.