Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimleri sırasında Kumluca Belediye Başkanı Mustafa Köleoğlu bir şapka dağıtmış. Şapkanın alçasında (alnında), “Yörüğe Bir Çul Çadır Yeter” yazılı.

Bu söz,Yörükler arasında yaygın bir atasözü olabilir. Ama atasözleri her yerde ve her zaman doğru şeyleri söylemez. Kumluca’da Yörük çoktur. Belki içinde Yörük sözü geçtiği için bu söz yurdum insanının birçoğunun hoşuna da gidebilir. Bu söz, Yörüğün çok kanaatkâr olduğunu anlatır. Eskiden kanaat insanlar için hem bir güç, hem de bir meziyetti. Yörük, yemez yedirirdi.

Günümüz insanı için kanaat artık övünülecek bir meziyet değildir. Aksine günümüz insanı elindeki ile yetinmemeli, daha iyiyi düşlemeli ve ona ulaşmak için bir şeyler yapmalıdır. Belediye başkanımız da halkımıza elindeki ile yetinmeyi değil, daha iyiyi istemeyi telkin etmelidir. Daha temiz bir çevre, daha güzel evler, daha iyi yollar, daha düzenli bir kent, daha az sorun…

Bu sözü reklam şapkasına yazdırmayı Belediye başkanımıza acaba kim önerdi? Yoksa diyorum başkanımızın aklında eskiden beri böyle bir kabullenme mi gizlidir? Ortak akıla itibar etmemesinin, kimseye bir şey danışmamasının, kente hizmet için projeler üretmek ve tartışmaya açmak yerine popülist bir siyaset izlemesinin, AKP politikalarına karşı rövanş yapar gibi önceki kitapları yakmasının ve işini yapan kişileri bile işten atıp yerine hiç iş bilmeyen partilileri doldurmasının temelinde bu zihniyet mi yatıyor?

Kendisi bize bir Yörük sözü daha hatırlatıyor: “Önüm iyi olsun da ardımı eşek S.” Yörükler bu sözü “Görünen yerler temiz ve düzgün olsun da görünmeyen yerler önemli değil” anlamında söyler. Başkanımız “görünen yerler”in temiz ve düzenli olduğunu düşünebilir. Ama artık görünmeyen yer yoktur. Demokraside farklı düşünenler ve kapının arkasını, çulun altını da yoklayanlar çok olur. Sizin gizli sandığınız birçok şey sokağın diline düşer. Şüyuu vukuundan beter söylentiler, alır başını gider. Bazen muhalefet, bazen gazeteciler, bazen de ummadık bir dost yapar bunları. Bu yüzden pisliği kapının arkasına süpürmek yanlıştır.

Yerel seçimlere çok bir zamanın kalmadığı günlerde böyle açık düşmek olmaz. Hiçbir iktidar sahibi yurdum insanına elindeki ile kanaat etmeyi telkin etmemeli. Aksine daha çok çalışmaya, daha çok üretmeye, daha çok kazanmaya ve kazandırmaya özendirmeli, hatta bunun için fırsat yaratmalıdır.

Atatürk 10. Yıl Nutku’nda neden “Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü, Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir. Şunu da ehemmiyetle tebarüz ettirmeliyim ki, yüksek bir insan cemiyeti olan Türk milletinin tarihî bir vasfı da, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, fıtrî zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek millî ülkümüzdür” diyor?

Çünkü Atatürk insanların kanaatkâr olmasını değil, çalışkan olmasını istiyor. Yerinde saymasını değil, bilimi rehber edinerek uygarlık yolunda koşar adım ilerlemesini istiyor. Çünkü devletin vatandaşı uyutmasını değil, uyandırmasını istiyor.

SOMSÖZ: ÇÜNKÜ… ATATÜRK DEVLET ADAMIDIR.